15 Şubat 2017 Çarşamba

TUTMASINI BİLMEK

Küçüğüm daha. Üzülmek için, ağlamak için, kalbimin kırılması için daha çok küçüğüm.

Ne zaman kendimizi kaybedecek yaşa geldik?,  Bu yaşa gelene kadar mutlu olmak için ne yaptık? Ya da Hep bir sonraki treni beklemekten başka???

Şimdi kederden ör ağlarını. Ör ör de nereye kadar? Bu gözler, eller, gönlün yorulmayacak mı, nasıl dayanacak bu kadarına?


 Her yaşta temiz bir sayfa açarız.  Ama unuttuğumuz birşey var. Kalem nasıl tutulur?, Nasıl yazılır? bilmiyoruz. Kalemi sıkarsan, hızlı ve güzel yazamaz, çabuk yorulursun. Çünkü sıkıp bastırdıkça bir sonraki sayfaya izi çıkacak. Yani temiz bir başlangıç yapayım derken geçmişin izlerini peşinden sürükleyeceksin.

Şu varki kendini dalgaların fısıltısına, suyun akışına, kendine teslim olduğun anda elinde yorulmayacak, temiz sayfalarına da izler taşınmayacak.

Aslında ne yeni başlangıçlara ne de temiz sayfalara ihtiyacımız var. İnsanın temiz sayfası yoktur, yazmasını bilmediği sürece. Ne zaman kalemi tutmasını ve yazmasını öğrenir işte o zaman kendine merhaba der.

Sabret! Vakti geldiğinde sende kalem tutmasını öğrenecek, kendinle tanışacaksın. Tıpkı hayatın kendisine öğretiği gibi.

8 Şubat 2017 Çarşamba

ZAMANDA KAYBOLDUM

Sığamıyorum, dolduramıyorum ne varsa, ne istiyorsam,  vazgeçiyorum hepsinden. İçimde bir boşluk, dilimde dikenler, bedenim zehirli sarmaşıklara hapsolmuş. Koca dünya, ben hariç herkesin olmuş.

Çok uzaklaşmadım.  Yanımda olsan da aramızda en fazla uçurum vardır. Bu bile yeter bana.

Özledim. Beni ben yapan anılarımı, kıyafetlerimi, kitaplarımı, kalemimi, düşlerimi, düşüncelerimi... şimdi nerede hepsi? Cevap yok. Ne bende ne de bir başkasında bir tek onda, anılara sahip çıkan zamanda .

Özlüyorum hepsini. Buram buram mutluluk konuyorlar. "Şimdi mutlu değil misin?"  derseniz eğer cevabım ya "hayır" ya da bu soruya sessiz kalmak olacaktır.  Mutlu olmaktan ziyade olaylar karşısında tatmin olmuşçasına susar, gülümserim. Çünkü benim için mutlu olmak kalıcı, tatmin olmak anlıktır.

Kimisine ağır bir cevap olsa da kimisi bunu anlamamak da. Durup öylece bir anlığına düşünüp, unutmak da.

Şu hayatta sahip olacağınız bir şey varsa o da sizi siz yapan anılardır. Bu anılarınıza sahip çıkın çünkü sizden önce sahip çıkmak ya da olmak isteyen çok var.

En çok da zaman....


5 Şubat 2017 Pazar

BU GECE


Bu gece kapalıyız. Tüm aileye, tüm çevreye ve de tüm evrene. Sahip olduğum ne varsa sizin olsun bu gece. Çünkü kapalıyız biz bu gece...

Hep suçlular mı hapsolacak karanlığa, parmaklıklar ardına? Dursun dünya(!) başlasın tersine dönmeye. Yaksın herkes bir meret, söndürsün tüm pişmanlığını bir anlığına.

Düş kırıkları her yer umutsuz,  soğuk buralar... Anladım neden sevmiyor kimse burayı.

Kapatmış kendini dört duvar arasına,  kalmış bir başına,  koca dünyada. Girenler hep mi suçlu? Kimisi "evet" kimisi "hayır" . Dönüp sordun mu sen"Ne yaptın?"diye ona. Yoksa bir anlık kararla mı cezalandırdın? Otur bir düşün önce.

Bu gece kapalıyız. Bizi soranlara da sormayanlara da...

3 Şubat 2017 Cuma

"O" AN...

Birçok o an gizli. Kimisi her an hatırlamaya değecek kadar güzel, kimisi unutulmak üzere gönderilen ama asla unutulmayan 'o' anlar.

 O unutulmayan kötü anlar yaşandığı zaman geçecek, gidecek ," unutulacak " der insan. Ama öyle olmaz. Sen yaşadıkça o da yaşar. Hatıraları silemezsiniz, onlara olan özlem gibi. 

Sahi özlem nedir ? Duygu insanın aklına gelen ilk cevap,  sözlük anlamıdır. Ama özlem bakıldığında sadece bir duygu değildir. Bazen itici güçtür, bazen hayatta kalma sebebi bazen ise hayattır özlem. 

Bazı özlemler öyle derindir ki insan her nefesinde hisseder özlemin acı tadını. Yazar , çizer , okur özlemini.  Ama onu yok edemez. Ve işin kötüsü de özlem azalmaz. Aksine artar her gün her dakika daha da can yakarak. 

Özellikle özlem hiç gelmeyecek birine ve bir daha hiç yaşanmayacak olaysa,  insan karalar bağlar , içine düşer. "Keşke" der her cümlesinde. "Keşke hep o anda kalsa zaman ." Sonra daha çok üzülür çünkü bilir zamanı geriye alamaz ve onu durduramaz. 

Düşünmek çoğu zaman yorucudur. Özlemle birleşince yıkıcı olur. Ama her şeye rağmen güzel duygudur özlem. Hayatta her anın değerini bilmemizi  sağlar. Her zaman mutlu olmanın bir yolunu bulmamız gerektiğini hatırlatır. 

Çünkü bilir insan , gelecekte belki bu zamana dönüp belki de "keşke"diyeceğini...

Demek istediğim şudur ki , hayatın kıymetini , özlemin anlamını , özlenen şeyin değerini bilmek gerekir.  

Şuan şikayet ettiğimiz şeylere gelecekte 'o' an gözüyle bakabilecek miyiz ? Kim bilir ?



DİPNOT:Bu yazım çocukluk arkadaşım (Sude YILMAZ )  ile hazırlanmıştır. Umarım beğenmişsinizdir.
İyi okumalar...